İsmail ERENKAYA
Köşe Yazarı
İsmail ERENKAYA
 

Ortaya karışık bir yılsonu yazısı

Koca bir yılı daha bitirdik, hem de ne yıl! Yılın sonunda Memleket  toz duman! Bir tarafta iktidarın yıllara dayalı mutlak iktidarlarını seçimlerde kaybetme olasılığı bile uykularını kaçırmaya yetiyor. Hele hele üç-beş maaş ile rüyalarında göremeyecekleri servetlere sahip olanlar için tam bir kabus! Bu kabusu yaşayanların, helal yoldan sermayesini yapan ve arttıranları ve de  bilgi birikimi, donanımı ile hayatı kazananların yönetim değişmesi halinde kabus görmesi ki bende bunu dört gözle bekleyenlerdenim ama  asıl tehlike nüfusumuzun vasıfsızlığı beni kahrediyor. Etrafınıza bir bakın: Emekli ve vasıflı bir meslek sahibi insanlara talep her geçen gün artıyor, farkında mısınız? Çünkü alttan meslek erbabı yetişmiyor. Her eğitim döneminde ihtiyaçları biliyoruz diyenler, alttan bir türlü o ihtiyaçlara uygun gençlik konusunda nitelikli iş gücü yaratamıyor. Emekliliği dolmuş insanlara muhtaç kalıyoruz.  İyi de o nesil de bitince ne olacak memleketin hali? İnanın ben tasavvur edemiyor, üzülüyorum. Bu ihtiyaçtan kaynaklı işler öyle atomu parçalamak gibi zor olmasa gerek, ama sen aklı, ilmi, bilimi öncelemezsen tabii ki  her eğitim döneminde yerlerde sürünür, reel ihtiyaçlara cevap verecek nesilleri daha çok ararız. Hele yaş almış ağabeyleriniz gibi ben de geçmişten birkaç örnek ile yazımı süsleyeyim... Mesela 1970’lerde çocuktum, ama etrafıma duyarlı bir bireydim. O yıllarda bir çok ülke 2. Dünya Savaşı’ndan çıkmış toparlanmaya çalışıyordu. Japonya, Çin, Kore gibi ülkelerin vatandaşları, savaş sonrası dünyanın dört bir tarafına dağılmış hem iş, aş peşinde koşuşturuyorlar hem de ülkelerinde olmayan teknik ve bilimsel gelişmeleri ülkelerine çeşitli yollardan kazandırıp dünyadan geri kalmamak için ülkelerine gönüllü sanayi casusluğu bile yapıyorlar idi. Bu örnekleri neden verdim biliyor musunuz, bırakın dünya ile yarışmayı çok beleşçi bir millet olduk da ondan. Anamızın, babamızın hayır duasını almak nesillerdir görevimiz iken emekli  maaşı aldıkları halde onlar ile ilgilenmek için devletten para alır olduk. Durumu olmayanları tenzih ederim. Ne ara böyle kul hakkına tamah eder olduk? Vicdansızlaştık, bencilleştik... Kafama takılan bir konu da, kefeni bile beleş bekler olduk.  Bilhassa bizi dünyaya getiren, mirasını kullandığımız büyüklerimize helalinden bir son görevi bile belediyelerden bekler olduk. Bu konularda sayfalar dolusu yazabilirim.  Çocuk sahibi olmanın ne kadar sorumluluk taşıdığını bilmeyen, gerekli yaş ve zekaya sahip olamayan bireylerin dünyaya getirdiği sakat çocuklardan hiç bahsetmiyorum bile. Bir evde aynı hastalıktan iki üç tane özürlü çocuk doğar mı?  Her semtte sağlık çalışanları bu tür olayları takip edemez mi?  Tabii ki eder ama nerde o kafa, eğitim ve eğitimli kafalar? Bu haftalık dertleşmemizi burada sonlandırıyorum ve bu yazımı okuma lütfunda bulunan tüm okur dostlarıma ve ailelerine güzel bir yeni yıl diliyorum. Her şeyin güzel olacağı günler diliyor, saygılar sunuyorum.
Ekleme Tarihi: 28 Aralık 2022 - Çarşamba

Ortaya karışık bir yılsonu yazısı

Koca bir yılı daha bitirdik, hem de ne yıl! Yılın sonunda Memleket  toz duman!

Bir tarafta iktidarın yıllara dayalı mutlak iktidarlarını seçimlerde kaybetme olasılığı bile uykularını kaçırmaya yetiyor.

Hele hele üç-beş maaş ile rüyalarında göremeyecekleri servetlere sahip olanlar için tam bir kabus!

Bu kabusu yaşayanların, helal yoldan sermayesini yapan ve arttıranları ve de  bilgi birikimi, donanımı ile hayatı kazananların yönetim değişmesi halinde kabus görmesi ki bende bunu dört gözle bekleyenlerdenim ama  asıl tehlike nüfusumuzun vasıfsızlığı beni kahrediyor.

Etrafınıza bir bakın: Emekli ve vasıflı bir meslek sahibi insanlara talep her geçen gün artıyor, farkında mısınız?

Çünkü alttan meslek erbabı yetişmiyor.

Her eğitim döneminde ihtiyaçları biliyoruz diyenler, alttan bir türlü o ihtiyaçlara uygun gençlik konusunda nitelikli iş gücü yaratamıyor. Emekliliği dolmuş insanlara muhtaç kalıyoruz.

 İyi de o nesil de bitince ne olacak memleketin hali?

İnanın ben tasavvur edemiyor, üzülüyorum.

Bu ihtiyaçtan kaynaklı işler öyle atomu parçalamak gibi zor olmasa gerek, ama sen aklı, ilmi, bilimi öncelemezsen tabii ki  her eğitim döneminde yerlerde sürünür, reel ihtiyaçlara cevap verecek nesilleri daha çok ararız.

Hele yaş almış ağabeyleriniz gibi ben de geçmişten birkaç örnek ile yazımı süsleyeyim...

Mesela 1970’lerde çocuktum, ama etrafıma duyarlı bir bireydim. O yıllarda bir çok ülke 2. Dünya Savaşı’ndan çıkmış toparlanmaya çalışıyordu.

Japonya, Çin, Kore gibi ülkelerin vatandaşları, savaş sonrası dünyanın dört bir tarafına dağılmış hem iş, aş peşinde koşuşturuyorlar hem de ülkelerinde olmayan teknik ve bilimsel gelişmeleri ülkelerine çeşitli yollardan kazandırıp dünyadan geri kalmamak için ülkelerine gönüllü sanayi casusluğu bile yapıyorlar idi.

Bu örnekleri neden verdim biliyor musunuz, bırakın dünya ile yarışmayı çok beleşçi bir millet olduk da ondan.

Anamızın, babamızın hayır duasını almak nesillerdir görevimiz iken emekli  maaşı aldıkları halde onlar ile ilgilenmek için devletten para alır olduk. Durumu olmayanları tenzih ederim.

Ne ara böyle kul hakkına tamah eder olduk? Vicdansızlaştık, bencilleştik...

Kafama takılan bir konu da, kefeni bile beleş bekler olduk.  Bilhassa bizi dünyaya getiren, mirasını kullandığımız büyüklerimize helalinden bir son görevi bile belediyelerden bekler olduk. Bu konularda sayfalar dolusu yazabilirim.

 Çocuk sahibi olmanın ne kadar sorumluluk taşıdığını bilmeyen, gerekli yaş ve zekaya sahip olamayan bireylerin dünyaya getirdiği sakat çocuklardan hiç bahsetmiyorum bile.

Bir evde aynı hastalıktan iki üç tane özürlü çocuk doğar mı?  Her semtte sağlık çalışanları bu tür olayları takip edemez mi?  Tabii ki eder ama nerde o kafa, eğitim ve eğitimli kafalar?

Bu haftalık dertleşmemizi burada sonlandırıyorum ve bu yazımı okuma lütfunda bulunan tüm okur dostlarıma ve ailelerine güzel bir yeni yıl diliyorum.

Her şeyin güzel olacağı günler diliyor, saygılar sunuyorum.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve halkgazetesikocaeli.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.