Bizim gibi toplumların bir türlü yüzleşemediği gerçek şu: Özgürlük eşittir refah! Bu gerçekle yüzleşemeyen toplumlar yoksullaştıkça öfkeleniyor ama yoksulluğun gerçek nedenini göremedikleri için günah keçileri icat edip onlara yansıtıyor tüm öfkesini.
Oysa dünyada bilim insanları tarafından yapılan çalışmalar, özgürlükle ekonomik gelişme arasındaki ilişkiyi açık bir şekilde ortaya koyuyor.
Bir ülkede özgürlükten bahsedeceksek, yargının ardından ilk bakacağımız adres basın olacaktır. Dördüncü güç sayılan basın özgür değilse, o ülkede özgürlükten bahsetmek imkansız.
Geçtiğimiz yıl 97 ülkede yapılan bir bilimsel araştırmanın sonuçlarına göre, bir ülkedeki basın özgürlüğü ihlalleri arttığında, o ülkenin ekonomisi de geriliyor. Hukukun üstünlüğünü koruyan kurumlarıyla basın özgürlüğüne sahip çıkan ülkeler ise daha hızlı büyüyor.
Yine bir ülkede basın özgürlük endeksi değeri arttıkça (basın özgürlüğü azaldıkça) yolsuzluk kontrol endeksinin azaldığı (yolsuzluğun arttığı) da uzun yıllardır yapılan ölçümlerle ortaya konuyor.
Yerel basının önemi, burada iyice ön plana çıkıyor. Taşrada ne olup bittiğini ülke gündemine taşıyacak olan yerel basındır.
Eğer Kocaeli’de bir yolsuzluk varsa, bunu ortaya çıkarması gereken Kocaeli basınıdır.
O halde en başta Kocaeli basının özgür olması gerekiyor. Peki, öyle mi halihazırda?
Kesinlikle hayır!
Basında çalışan tüm arkadaşlarımız tembel ya da kötü niyetli oldukları için yolsuzlukların üstüne gidilmiyor değil. Daha önceki yazılarımda belirttiğim gibi, Kocaeli basınında elbette ciddi bir nitelik sorunu var. Büyük haberler yapabilmek için nitelikli iş gücüne ihtiyaç var ama daha oraya gelmeden önümüzü tıkayan durumlar mevcut.
Bunların en başında da basının ekonomik özgürlüğü sorunu var.
Basılı gazeteler, Basın İlan Kurumu’nun dağıttığı ilan gelirleriyle zar zor ayakta durmaya çalışıyor. Şimdi yasa çıktı ama internet gazeteleri için o ilanlara ulaşmak da pek mümkün olmayacak, çünkü Basın İlan Kurumu’ndan ilan almak için belirlenecek şartlara uyabilecek çok az internet gazetesi var.
Reklam pastasına bakarsak, yüzde 90’ı yerel yönetimlerden geliyor. Yerel yönetimler neredeyse tek reklam veren olunca da bırakın yolsuzluk haberlerini; uygulamalara, yatırımlara, yapılan-yapılmayan işlere yönelik güçlü bir eleştiri beklemek bile naiflik oluyor.
Eskiden az sayıda gazete olduğu için esnaftan, şirketlerden vs reklam almak da söz konusu olabiliyordu. Şimdi o kadar çok internet gazetesi var ki, birine verseniz öteki kızıp hakkınızda karalayıcı haberler yapıyor! O yüzden iş dünyası gazetelere reklam vermeye korkuyor. Verenleri pişman ettiler.
Kocaeli basınının etik sorunlarından biri de bu zaten. Adı sürekli “şantaj” suçlamalarıyla anılan bir kent medyası var ortada!
Gelirin bilinen kişiler tarafından sağlanması sonucunda Kocaeli için çok hayati olan çevre, ekoloji, şehirleşme ya da yaşam alanlarına ilişkin sorunları güçlü bir biçimde dile getirme özgürlüğü de kalmıyor.
Reklam veren belediyeler olunca, siyasilerin yakınları da bir koruma şemsiyesi altına giriyor ve içinde oldukları haberler görmezden geliniyor.
Yerel basını evvelden beri reklamlarla destekleyen, yani “sus payı” veren bazı büyük firmalar da, bu sayede çevre katliamlarına devam edebiliyor.
Bir de kadın özgürlüğü meselesi var elbette. Kocaeli’de kadın gazeteciler yönetici kadrolara getirilmiyor. Son derece ataerkil bir düzen, onlarca yıldır devam ediyor.
Kadınlar da aslında bu sektörde kalmak konusunda çok istekli değiller, çünkü iş ve özel hayat dengesini kurabilecekleri şartlar sağlanamıyor. Yerel basında genel olarak ya bekar ya da boşanmış kadınlar çalışıyor. Kadın gazeteciler, mesai saatlerinin çok farklı olması, iş güvencesi koşullarının çok zayıf olması; gerek gazetelerin yönetim kadroları, gerekse haber kaynaklarıyla toplumsal cinsiyet temelli yaşadıkları sorunlar nedeniyle büyük sıkıntı yaşıyor.
Bu kentin medyasına büyük değerler katabilecek, basın özgürlüğünden yana daha güçlü bir pozisyon alabilecek, iyi eğitimli ve yetenekli kadınlar maalesef içeride barınamıyor.
Basın özgürlüğü sorunu sadece gazetecilerin sorunu değil, bunu bir anlasak ve talep etmeyi öğrensek çok şey değişecek.