Bu günün konusu, bana göre anlamsız ve yazması kolay ama belli bir gruba, ki bu grup memlekete kardan çok zararı olan, ülkedeki ve bölgedeki beklentiyi okuyamayan, empati yoksunu sözde vatanseverler…
Birçoğu vatan görevini bile yapmaktan kaçmak için rapor alıp askerlikten yırtanlar…
Bugün sözde su katılmamış milliyetçilik taslayanlar, memleket meseleleri ile ilgili konularda hiçbir fikri olmayanlar, sözde karşı duruş sergiliyorlar.
Bu ülkeye yıllarca vergi veren, katma değer sağlayan biz vatanseverleri beğenmezler, bu hadsiz zübükler!
Evet, bugünün konusu, bu ülkenin kurtuluşunda dedelerimiz ile dedelerinin ölümüne savaştıkları, hatta birlikte öldükleri toprakların sahiplerinden Kürt kardeşlerimizin legal talebi olan anadilde eğitim.
Üç aşağı beş yukarı ülkede yaşayanlarının dörtte birine tekabül eden Kürt kardeşlerimizin önemli bir bölümünün talebi…
Bu toprakların en az bizler kadar sahipleri, yıllardır böyle bir talep dillendiriyor ve inanın karşılanmayacak bir talep değil.
Bence konunun muhatapları ile birlikte oturup çözüm aranırsa aşılamayacak, büyütülecek bir talep olmadığını göreceğiz.
Yaşadığımız örnek: Sığınmacılar ülkemize akın akın akın gelip çocuklarının eğitim ihtiyacı hasıl olunca apar topar sağladığımız ana dillerinde eğitimi neden kendi vatandaşlarımıza çok görelim?
Sığınmacılar için uygulamaya koyduğumuz eğitimi kendi vatandaşlarımızdan neden esirgeyelim?
Kaldı ki, ilk başlarda ana dilde eğitim cazip gelse de, bu eğitimi veren okullara talep olsa da, zamanla Kürtçenin çocuklarına ülkede akranları ile yarışmada, rekabette artı getirmediğini gören insanlarımıza ana dili yaşatacak kadar bilmeleri kafi gelecek.
Fazlasının güncel hayatta faydasını aileler ve gençlerimiz yaşayıp görecek ve en doğru kararı muhatapları verecektir diye düşünüyorum.
Kürt anne ve babaların, tüm ülkede geçerli olan karma eğitimi, yani ülkemizde kahir eksenin kullandığı Türkçeyi tercih etmeseler de tercihlerini zamanla gözden geçireceğini düşünüyorum.
Tercih etmeyen devam etsin ama tercih ilgili vatandaşlarımıza bırakılsın. Amacımız, memleketimizi karıştırmak isteyenlere ve maşalarına malzeme vermemek olmalı.
Ülkemize misafir gelen Afganlılar, Suriyeliler, Iraklılar, İranlılar yollarda şakır şakır kendi dillerini konuşuyor, çocuklarına kendi dillerinde eğitimde veriyoruz.
Onların çocukları cahil kalmasın, döneceklerini bilsek bile eğitim onların da hakkı olmalı diye düşünüyorum.
Bizler bunları dert etmiyoruz da Kürtçe eğitim verilse ne kaybederiz? İinanın çok şey kazanmanın yolunu açar rahat ederiz. Kıyamet de kopmaz merak etmeyin.
Bakın kendimden örnek vereyim: Bizler Gürcü babadan, Laz anneden doğduk. Marmara Bölgesi’nde, Gölcük ilçesinin yakın köylerinde büyüdük.
Anne ve babamız kendi dillerini hiç bilmezlerdi. Yani biz hiç duymadık ama dedelerimiz, babaannelerimiz, anneannelerimiz kendi dillerini sular seller gibi konuşurken biz saf saf dinlerdik. Ama kulaktan dolma ana dilimizi öyle öğrendik.
Büyüklerimiz Türkçeyi de kendi dillerinde gayet güzel konuşabilen, öyle güzel, öyle vatanını seven nesiller yetiştirdiler ki aşk olsun onlara! Büyük bir saygı , rahmet ile anarım o jenerasyonu.
Bizleri yetiştiren anne, babalarımız okulda, güncel hayatta zorluk çekmeyelim diye bekli de ana dili bildikleri halde konuşmuyorlardı.
Ama inanın hiç sormadım: Anne ve babalarımızın büyükleri nereden gelip nereye yerleştiler ise ana dilleri ile yaşadılar ve aslan gibi nesiller yetiştirdiler. Gerçi bizler o nesilleri son görenler değiliz, bizlerden daha büyüklerimiz var, ama ben anımsadığım, gördüğüm kadarını paylaştım.
Yani anlayacağınız sevgili okurlarım, Kürt vatandaşların bilhassa bölgede ve de yoğunluklu bölgelerde yaşayanların ana dilde eğitim yapmasının alt yapısının hazırlanması zor değil. Zaten ülkemize vergi veren, vatandaşlık vazifelerini yerine getiren insanlarımıza talep halinde devletimizin bir isteği karşılaması gayet legal ve hak değil midir?
Bu analarının ak sütü gibi helal haklarını istemeleri karşısında, bunu karşılamak devlet olarak görevi değil midir?
Bizler ülke olarak bir şey kaybetmediğimiz gibi ülkemizi karıştırmak isteyen, geçmişte yarası olan, yüzümüze gülüp arkamızdan kuyumuzu kazanlara malzeme vermemiş oluyoruz diye düşünüyorum.
Memleketimiz için kötü emeller besleyen, her zaafımızı kullanan emperyalist dış güçlerin elinden alıp sorunu kendimiz kökünden halledebilir, ülkemizin önünü açabiliriz diye düşünüyorum.
Yeter ki liyakatli, vatanını seven öğretmeler yetiştirip görevlendirelim. Onlar da yeni nesilleri vatanını seven, tarihini bilen, kul hakkına riayet eden, vicdanlı yetiştirsin.
Yeter ki çocuklarımızı PKK ve FETÖ gibi cahil, hain sahtekarların maşası olan yapılardan uzak tutalım.
Kardeşlik hukukumuzu koruyalım, gerisi çorap söküğü gibi gelir.
Çocuklarımızın Kürtçe mi Türkçe mi okuduğunun ne önemi var? Vicdanlı güzel insan olsunlar; ülkelerini, dağlarını, denizlerini, derelerini, doğasını her şeyden önce insanını sevsinler yeter.
Tahmin ettiğiniz üzere zor bir konu seçtim bu hafta. Umarım meramımı anlatabilmişimdir sevgili kardeşlerim.
Allah birliğimizi bozmasın. Sürçülisan ettiysem affola değerli okurlarım.
Kalın sağlıcakla.