Yıllardır kafamda bir türlü cevaplayamadığım, daha doğrusu cevap bulamadığım deli soruları sizinle paylaşmak; varsa önerilerinizi almak ve rahat bir uyku çekmek istiyorum.
Mesela bir devleti ”yönetenler” hangi mantıklı sebeple bu ülkenin zenginleşmesini sağlayacak ATA tohumlarını yasaklar ve bu millet buna topyekün karşı çıkmaz? işte ben bu soruma yıllardır mantıklı bir cevap bulamıyorum. Her türlü beceriksiz iktidar gördük ama böyle yaşamı zorlaştıracak, insanları fakirleştirecek, hem de kalıcı hasar bırakacak kararlar alanı görmedik.
Bir ulusun kaderi, böylesine hayati konularda tek bir insan ya da bir grubun vereceği kararla belirlenmemeli. Birkaç tane, hatta birkaç yüz süzgeçten geçmeli ki böyle kararlar uygulanmasın.
Bu konu öyle üstün körü kapanacak bir konu değil. İleride bu tür kararların halkımıza maliyeti konusunu ayrıca yazıp irdelemeye devam edeceğim.
Hangi hasta kafa, halkın kendi arasında ATA’larımızdan kalma tohumların alınıp satılmasını yasaklar, inanılır gibi değil. Şimdilerde o tohumlara ne kadar ihtiyaç duyuyoruz. Peki bu aptalca kararları alıp zorla uygulatanlar bir bedel ödemeyecek mi?
Cevaplayamadığım sorular (2)
Yıllardır cevap bulamadığım bir konu da iyice kontrolden çıkan elektrik faturalarının inanılmaz yükselmesi.
Ülke olarak resmen karartma uygular olduk. Artık ışıl ışıl caddeler ve o caddelerdeki mağazaların yerinde yeller esiyor.
Pandemi koşullarından sonra artan hayat pahalılığı yetmezmiş gibi, bir de elektrik faturaları halkı canından bezdirdi ve bezdirmeye devam ediyor. Benim ve benim gibi GEZİ Zekalılar, yıllardır her platformda bu uygulamaların yanlışlığını haykırdık durduk.
Anlamışınızdır mutlaka sebebi; iktidarın malum çevresindeki destekçilerine maddi manevi anlamsız desteklemesi, namı diğer “HES”ler.
Önceleri bazı büyük akarsular ile başlayan ve sonrasında dereleri bile yağmalamaya dönüşen, çevre katliamı yapan vahşi kapitalizm, doğamızı çölleştirecek işlere insafsızca el atmış ve inanılmaz servetler kazandırmıştır. Peki onlar kazandı da bizim halk olarak elimize ne geçti?
İnsanlarımızın yaşam alana, güçlü akan sularımıza, hatta derelerimize HES’leri gecekondu misali koymak demek ki bir avuç insana paralar kazandırmaktan öteye geçememiş olacak ki akıl almaz faturalar ile muhatap oluyor ülke insanları.
Bir avuç kişi kazanırken karartma yaşıyor olmamızın varsa sizden gelecek mantıklı bir cevabı, söz köşemde yayımlayacağım. ATA tohumları için de aynı şey geçerli...
Bakın sevgili dostlarım, bizler her fani gibi geldik gidiyoruz; gelmek de gitmek bizim elimizde değil ama giderken yeni nesillerimize nasıl bir ülke bıraktığımız inanın elimizde.
Zaten çok zor bir coğrafyada bulunuyoruz; ama bunu bilerek içerde doğamıza saygılı, dışarıda komşularımıza saygılı ve seviyeli, ağırlığımıza yakışır, Ata’mızın izinden giden, kimseye ihtiyacı olmadan yaşamını sürdüren, birbiri ile barışık, sözde değil özde vatanseverken; ne ara birbirimizin, hatta doğamızın dahi haini olduk, anlayamıyorum.
Peki, yarın çocuklarımız sorgulamaz mı; dünyanın kendi kendine yeten yedi ülkesinden biri iken nasıl bu hale geldik, demezler mi sanıyorsunuz?
Ben rahmeti dedemin, babamın mezarına gidip dua ederken; bize havası, suyu, doğası güzel bir ülke bıraktınız minnettarız ama o değerleri koruyamadık affedin diye, her seferinde büyüklerime mücadelemi ve başarısızlığımızı itiraf ediyorum. Talanı engelleyemedik.
Kendi adıma müsterihim. Vakit geldi mi gidince, arkamdan oğullarım “bu vahşi kapitalist düzene babamız uymayıp mücadelesini vermişti” demesi benim için yeter de artar bile.
Herkesin siyasi, sosyal, babadan kalma alışkanlıkları bir yana koyup vatanımızı ve onun güzelliklerini korunmayı öne almasının ne denli yaşamsal olduğunu deneyimleyip görmüş olduk.
Peki bu haltı biz niye yedik, bizi kim kandırdı da yenilebilir enerji kaynaklarına çok müsaitken ülkemizin binlerce yıldır akan derelerinin önüne HES adı altında barikatlar çekildi? Bunlar neyimize çare oldu?
Biri bu gün olmasa da yarın mutlaka açıklamalı. Bu haftalık bu kadar...
Soğuk algınlığından kaynaklı zor bir kırk sekiz saat geçirmenin yorgunluğunu tam atlatmış değilim. Ülkesini seven her vatanseverin üzülüp kahrolduğu bu konulara daha sonraki yazılarımda yer vereceğimi belirtir saygılar sunarım.
Sağlıkla kalın sevgili okurlarım.