Bu sabah gazetemizde bir habere yer verdik. Haber iş insanı, yeni medya patronu Cezmi Çiçek ve sözde gazete patronu Faruk Bostan’la ilgili.
Her ikisini de şahsen tanıdığım ve konu Kocaeli’de gazetecilik etiği ile ilgili olduğu için benim de söyleyeceklerim olacak.
Faruk Bostan’ın iftiralarına inanırsanız “battı batıyor” sanılan Cezmi Çiçek, çok zengin bir adam. Zenginin malı züğürdün çenesini yorar denir, hiç anlatmayacağım o yüzden. Ama öyle binlerle, on binlerle konuşan bir adam değil, her gün yüz binler ya da milyonlarla ifade edilen paralarla iş yaptığına bizzat şahidim.
Bir sürü insan istihdam ediyor. Kocaeli ve Türkiye ekonomisine bir katkısı var. Hayvancılık ve eğitim alanında yatırımları vardı, şimdi onlara medyacılık eklendi. Birçok gazeteci ve televizyoncu arkadaşımıza Kocaeli standartlarının çok üzerinde imkanlar sundu.
Çalışanlarına karşı maddi-manevi tüm sorumluluklarını yerine getiren biridir. Benim gözlemlediğim kadarıyla, her işini kitabına uygun olarak yapmaya çalışan bir iş insanı.
Gelelim Faruk Bostan’a...
Faruk Bostan’ı da kendi işini yapan ve gazeteciliğe heves eden biri olarak tanıdım. Benimle çalışmak istemişti ve ben de kabul etmiştim.
Gelin görün ki, Cezmi Çiçek hakkında söylediklerimi onun hakkında söyleyemeyeceğim.
Öncelikle bir çalışan, sonra da bir gazeteci olarak kendisiyle yaşadığım tecrübeleri özetlemeye çalışacağım. O kadar çok şey var ki yazılacak, özetlemek epey zor olacak.
Bir ofis çalışanı olarak bizim temel bazı ihtiyaçlarımız vardır. Tuvalet kağıdı, deterjan, sabun, belli periyotlarla temizlik, çay, şeker, kahve vs gibi. Bunlar bizim sağlığımız ve işimize konsantre olabilmemiz için olmazsa olmaz ihtiyaçlardır.
Faruk Bostan, bu en temel ihtiyaçlarımızı bile karşılamadı. Pislik içinde bir ofiste çalıştırdı bizi. Tuvalet kağıdı ve sabun bile almadı. Kendi imkanlarımızla hijyen ve içecek ihtiyacımızı karşıladık. Ofise uğradığı zamanlar da bizim çayımızı-kahvemizi içti ve misafirlerine ikram etti.
Faruk Bostan, çalışanlarına yol parası vermedi. Kendi paramızla işe gidip geldik.
Faruk Bostan, çalışanlarını köle gibi sömürmeye çalıştı. Sabah sekizden gece yarısına kadar çalışmamızı istedi. Çok mülayim bir genç olan sevgili arkadaşımı aylarca haftanın 7 günü çalıştırıp her gün de daha fazla çalışması gerektiği ile ilgili mobbing uyguladı. Gece saat ikide haber yaptırıp sabah 8’de ofiste olması için baskı yaptı. İnanın vicdanımın bu kadar sızladığı tecrübe azdır.
Faruk Bostan, sevgilisini gazeteye getirip çalışanların üstünde baskı kurmasına izin verdi. Gazeteciliğin g’sini bilmeyen bu kadın, çalışanların işini nasıl yapacağını söylüyordu. Gazeteci kadınlardan çay-kahve servisi yapmasını istiyor, bunu gururuna yediremeyen çalışanlar istediğini yapmayınca da kapıları, dolapları çarparak psikolojik şiddet uyguluyordu.
Kimse onunla birkaç aydan fazla çalışamamıştır. O sözde gazete, bir gazeteci öğütücüsü gibi çalıştı. Çalışan herkesin ruhunda bir takım kalıcı hasarlarla oradan ayrılmasına neden oldular. Arkadaşlarım bana, yaşadıkları kötü tecrübe nedeniyle yeni işlerinde de kendilerini güvende hissetmediklerini söyledi.
Bir de Abdullah Kaya fenomeni var elbette. Biz asıl patronun Abdullah Kaya olduğunu çok geç anladık! Bir arkadaşımız, Abdullah Kaya’nın istediği bir fotoğrafı sayfada yer olmadığını söyleyerek kullanmak istemeyince işten kovuldu ve hepimiz asıl patronun kim olduğunu öğrenmiş olduk.
Faruk Bostan’ın gazetesi çalışanlar için bir cehennemdir. Maaşınızı almak herhalde tüm ay boyunca yaptığınız en zor iştir! Beklerseniz maaşı zaten hiç gelmez o gün, sonsuza kadar beklersiniz. Baktınız istemekten başka bir çare yok, 15 gün uğraşırsınız. Gazetede en fazla konuşulan konu kim maaşını alabildi, kim ne kadarını alabildi, kim hala beş kuruş alamadı mevzuudur.
Çok saygın bir abimiz, para istemeyi kendine yakıştıramadığı için hiç maaş almadan aylarca çalıştı!
Hele işten çıktığınızda ya da çıkarıldığınızda içeride maaşınız kaldıysa bir bardak su için!
Faruk Bostan, çok rahat bir şekilde yalan söyler. Mitomandır. Aynı olayı dört farklı versiyonda anlattığına şahit oldum. Eğer o olaydan mağduriyet çıkarmak istiyorsa farklı bir versiyon anlatır, narsistik bir doyum sağlamayı amaçlıyorsa o an farklı bir versiyonu dinlersiniz.
Faruk Bostan, bir gün zengin olmakla hava atar, ertesi gün mali sorunlarını öne sürer. Hep bir yerlerden alacağı vardır. Fırıldaktır Faruk Bostan. Onda tutarlı olan hiçbir şey yoktur. Bazen överek, bazen korkutarak, bazen alttan alarak işini yürütmeye çalışır. Höt! derseniz kuyruğunu kıstırır gider, alttan alırsanız zorbalık yapar. Şahsiyet, haysiyet yoksunudur. Dünyada ciddiye alınacak son kişidir.
İşte çalışanlarına sadece çalışan olarak yaşattığı şey budur. Yarın gazeteci olarak yaşattıklarıyla devam edeceğim.
O zaman Faruk Bostan'ın Cezmi Çiçek'le neden uğraştığını anlamış olacağız.