Sendikayı eleştirdi işten atıldı, pes etmedi delege adayı oldu
Sendikayı eleştirdi işten atıldı, pes etmedi delege adayı oldu
Federal Mogul fabrikasında sendikayı eleştirdiği için işten atılan 27 yıllık kadın işçi Nagihan Özcan, pes etmedi delege seçimleri için aday oldu.
Evrensel gazetesinden Gözde Meydan'ın haberine göre, Türk Metal Kocaeli Şubesi’nin örgütlü olduğu Federal Mogul fabrikasında geçtiğimiz Ağustos ayında sendikayı eleştirdiği için işten atılan 27 yıllık kadın işçi Nagihan Özcan delege seçimleri için aday oldu. Mevcut şube yönetimi tarafından Nagihan Özcan’ın adaylık başvurusu önce kabul edilmezken, yapılan itirazlar sonucu delege adaylığı kabul edildi.
Türk Metal Kocaeli Şubesi 6. Olağan Genel Kurulu’nda seçimlerde oy kullanacak delegelerin belirlenmesi için işyerlerinde yapılacak olan delege seçimleri 18 Kasım’da gerçekleşecek. Mevcut şube yönetimini ve sendikal anlayışı eleştirdiği, artık bir şeylerin değişmesi gerektiğini düşündüğü için aday olduğunu belirten Nagihan Özcan, sendikaya adaylık başvurusu yapmak için şubeye gittiğinde tüzük gerekçe gösterilerek adaylığının kabul edilmediğini söyledi. Özcan’ın avukatı Elif Yetigin ise seçme ve seçilme hakkı da dahil olmak üzere tüm sendikal hakların teminatının sendikalar olması gerektiğini fakat Türk Metal Sendikası Kocaeli Şubesi’nin işçinin delege adaylık başvurusunu iş sözleşmesinin feshedildiği gerekçesiyle hukuka aykırı şekilde almadığını belirtti.
İŞÇİLERİN MÜCADELESİ DEMOKRATİK BİR SEÇİM VE GENEL KURUL YAPILMASINI SAĞLAR
Avukat Elif Yetigin hala sendika üyesi olan işçinin sendikal demokrasinin parçası olmak, seçimlere katılmak istemesine rağmen; sendikaların işten çıkarılan işçinin bu süreçlere dahil olmaması yönündeki ısrarlarının keyfilikten başka bir şey olmadığını belirtti. Yetigin, “Bu keyfilik anayasada uluslararası sözleşmelerde teminat altına alınan sendikal hakların açık ihlali demek. Ayrıca bu konuda şüphe bırakmayan yasanın 'İşçi sendikası üyesi işçinin geçici olarak işsiz kalması veya sendikanın faaliyet alanı içinde kalmak şartı ile başka bir işe geçmesi sendika üyeliğini etkilemez' açık hükmü olmasına rağmen bunu yapıyorlar. Bu tutumu eleştirmek ve yargısal mekanizmaları işletmek önemli. Öyle ki seçme ve seçilme hakkı engellenen işçilerin sendikalardaki bu mücadelesi, ancak bu daha demokratik seçimlerin yapılmasını ve genel kurulların oluşturulmasını sağlayacaktır” dedi.
SENDİKA DELEGE ADAYLIĞINI KABUL ETMEK ZORUNDA KALDI
Öte yandan Nagihan Özcan’ın adaylık başvurusunun alınıp alınmadığının mahkeme kanalıyla tespit edilmesini istemelerine rağmen delil tespiti taleplerinin reddedildiğini ifade eden Yetigin, “Bu süreçte işçilerin pes etmeden yargısal ve alternatif süreçleri işletmesi gerekiyor. Bu süreçte yapmış olduğumuz başvurular sonuç verdi ve şube, yaptığı hukuksuzluktan dönerek işçinin delege adaylık başvurusunu almak zorunda kaldı. Eğer işçinin adaylığı kabul edilmeseydi hukuka aykırı oluşturulan listeler usulsüz seçim anlamına gelecek ve seçimlerin iptal edilme nedeni olacaktı” diye konuştu.
BU SENDİKAL ANLAYIŞIN DEĞİŞMESİ GEREK
Delege adayı Nagihan Özcan “Böyle bir yasal hakkım olduğunu işten atıldıktan sonra öğrendim. Sendikaya başvuru için gittiğimde sadece sendikadaki görevli vardı. O nedenle dilekçemi iletemedim. Kısa bir süre sonra tekrar gittiğimde şube yöneticileri oradaki görevliye tüzüğe aykırı olduğu gerekçesiyle adaylığımı kabul edemeyeceklerini söylemişler. Ben de bunu bana yazılı bildirmelerini istedim, tutanak tuttum. Tüzüklerine aykırı olabilir ama bu benim yasal hakkım” dedi.
İşten atılma sürecini hatırlatan Özcan, “Ben ve beraberimdeki 4 arkadaşım, şube başkanına taleplerimizi ilettiğimiz için işten atıldık. Bir sendika düşünün ki işçinin talebini dinleyip gerçekleşmesi için uğraşmadığı gibi işten atılması için çaba harcıyor. Bu sendikal anlayışın değişmesi gerektiği için adaylığımı koymaya karar verdim. Gerçekten işçilerin sözüne kıymet veren, işçisine sahip çıkan bir sendikaya ve o koltukta işçiler sayesinde oturduğunu bilen yöneticilere ihtiyacımız var. Bugün bu yönetime de temsilcilere de işçinin güveni kalmamıştır. İşçi sendikanın yüzüne bakmıyor, kapısının önünden geçmiyor. Birkaç şakşakçı dışında kimse sözlerine itibar etmiyor. Neden var sendikalar, bizim koşullarımızı iyileştirmek için değil mi? Enflasyon bu halde, işçinin maaşı her geçen gün eriyor, her gün yeni bir zamla uyanıyoruz. Peki bu tablo karşısında sendikanın söyleyecek ne sözü var? Hangi koşulları iyileştirdi? Yıllardır içeriye yemek sokamıyoruz yemek molası dışında molamız yok, bari bir otomat koyun aç aç çalışmayalım dedik onu bile yaptıramadılar” diye konuştu.
HANİ İŞVEREN BANKA PROMOSYONLARINI VERMİYORDU?
Yıllardır banka promosyonu taleplerinin görmezden gelindiğini söyleyen Nagihan Özcan sendikanın buradaki tutumunu da eleştirerek “Biz şubeye gittiğimizde promosyonları istediğimizi söylediğimizde şube başkanı patron vermiyor dedi. Yıllardır aynı gerekçeyi öne sürüyorlar. İşten atıldıktan sonra mevcut patrona yaşadığımız süreci anlatan bir mail attım ve kendisiyle bir telefon görüşmesi gerçekleştirdik. Sendikanın banka promosyonlarına ilişkin söylediklerini de aktardım çok kısa bir süre sonra promosyonlar yatırıldı” diye konuştu.
BENİM İÇİN ONUR MÜCADELESİNE DÖNÜŞTÜ
Fabrikada çalıştığı süre boyunca yaşadıklarını anlatan Özcan “Kendi işimiz gibi, özveriyle çalıştık. 1995’ten bu yana fabrika çok büyüdü, gelişti. Bu büyümeye biz işçilerin katkısı çok oldu. Gel dediler geldik, git dediler gittik. Günde 12 saat çalıştığımız zamanlar o kadar çok oldu ki. Yeni işler, yeni makineler geldi. Bizim koşullarımız da değişen hiçbir şey olmadı. Önceleri sosyal aktiviteler oluyordu işçiler ve aileleri için zamanla o da kalmadı. Hiçbir zaman etkili bir sendika olmadı bu fabrikada. Aday oldum çünkü bu mesele benim için bir onur mücadelesine dönüştü. Bizden önce de atılan arkadaşlarımız oldu, bundan sonra da olacaktır mutlaka. Hiçbir şey boş yere olmasın, bir şeyler değişsin istiyorum, benim için değilse bile hala o fabrikada çalışan arkadaşlarım için koşulların iyileşmesini istiyorum. Ve biliyorum ki yeter ki insan istesin, birlik olsun değişmeyecek hiçbir şey yok” diyor.
YASAL HAKLARIMIZI ÖĞRENMEMİZ GEREK
İşçilerin hem haklarını öğrenmeleri hem de biraz daha cesaretli olması gerektiğini söyleyen Özcan, “İşçiler hakkını bilmiyor, ben de dahil olmak üzere. Sendikanın zaten işçiyi bilinçlendirmek gibi bir derdi yok. İşçi de doğal olarak benim hakkım ne, neleri alabilirim, neyi talep edebilirim diye düşünmüyor kafa yormuyor. Hamile işçilerin gece vardiyalarında çalışmaması gerekir mesela, yıllarca kadın işçileri gece vardiyasında çalıştırdılar. Hamile kadın işçileri işten çıkardılar, dava etmesinler diye tekrar işe aldılar ama eski haklarını yok saydılar, yeni işçi gibi işe başlattılar. İşveren tüm bunların yasal olmadığını biliyor, sendika da biliyor ama işçi bilmiyor. Biz bunu bilmediğimiz için işveren ve sendika bizi yıllarca böyle çalıştırdılar. Sendikanın zaten işçilere haklarını öğretmek gibi bir derdi yoktu. İşçiler mesaiye kalmazsam işten atılırım diye korkuyor, mobbinge uğrayacağını biliyor. Biraz da cesaretli davranmamız gerek, hepimizin sorumlulukları var. Bakmakla yükümlü olduğu ailesi var. Şimdi içerdeki herkes şikayetçi o zaman ne yapmak gerek? Birlikte hareket etmek gerek. Herkes biri çıksın bir şey yapsın diye bekliyor halbuki hepimizin yapabileceği bir şeyler mutlaka var. Bu dağınıklıktan en çok sendikacılar mutlu, işçi bana küssün hesap sormasın, bir şey sormasın. Ben maaşımı alıp oturayım diye düşünüyorlar” diye konuştu.
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.