"Şehir" deyip geçmeyin: Yaşadığınız şehir ruh sağlığınızı etkiliyor
Psikolog Beyhan Budak, katıldığı 13. Kocaeli Kitap Fuarında "Mutlu Şehir Mutlu İnsan" söyleşisinde vatandaşlarla bir araya geldi. İnsanların fuar gibi etkinliklere katılmasının önemli olduğunu ifade eden Budak, "İnsanların böyle ortamlarda bir araya gelmesi onların ruh sağlığı için de çok önemli. İnsanı insanı yapan en önemli şey bir arada olmasıdır. Beslendiğiniz kaynaklar olmalı. Başkasıyla konuşuyorum o halde varım anlayışıyla başkalarıyla kurduğumuz iletişim kendimizi tamamlamamızı ve kendi kör noktalarımızı bulmamızı sağlıyor" dedi.
"Yolun sonu denizse, yeşillikse, dağ manzarasıyla insana kendini iyi hissettiriyor"
Şehirlerin karmaşıklığının insanların duygu durumlarını etkilediğine dikkat çeken Budak, "Şehirler ne kadar karmaşıksa, insana kendini ne kadar yalnız hissettiriyorsa, insan şehirde ne kadar kaybolmuş hissediyorsa, psikolojisi de o kadar da bozulmuş diyebilirim. Ne kadar kocaman binalardaki kutu gibi evlerde insanlar yaşıyorsa o şehrin yapısı da, psikolojisi de olumsuz etkileniyor. İnsan şehrin içinde yolları daha kolay buluyorsa; bir yol yeşile, açık bir alana çıkıyorsa, insanlar kendilerini çok daha iyi hissediyor. Yolun sonu denizse, yeşillikse, dağ manzarasıyla insana kendini iyi hissettiriyor" dedi.
"Hatıralar zihnimizdeki şehir algısını oluşturuyor"
Psikolog Beyhan Budak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Yıllar önce trenle üniversiteye İstanbul'a giderken yemek vagonunda bir aileyle tanıştım. Ben Ankara’yı çok severim. 'Ankara nasıl bir şehirdir?' diye sordum. 'Bir şehri güzel yapan aşktır, yaşanmışlıklardır' dedi. Şehir yönetimi insanlar için ne kadar çok anı oluşturabiliyorsa, ne kadar çok anı oluşturabilecek bir sistem sunuyorsa insanlar o kadar rahat ve mutlu hissediyor. Kocaeli’den bir insan, ‘Ben ilk kitabımı bu fuardan aldım, ilk kez bir söyleşiye katıldım, o kalabalıklar içinde sinerjiyi hissetim, beraber Sekapark’ta arkadaşlarımla buluştum, sahilde çay içtik' diyorsa mutlu olur. Hatıralar zihnimizdeki şehir algısını oluşturuyor. Şehir yönetimleri insanların hatıralarının olacağı ne kadar ortamlar oluşturursa insanlar o kadar rahat olacaktır. Bir de kutucuk gibi evler yerine yatay mimariye geçilmesi, çocukların bahçede oynayabildiği ortamlar oluşturulması, gelecekte ruh sağlığı iyi insanlar olmasını sağlayacaktır"
"Seçeneklerin artması insanın istediği şeye ulaşmasını engelleyebiliyor"
İnsanın daha az kişinin yaşadığı yerlerde kendisini daha yalnız hissedeceği yönünde bir algı olduğunu, oysa şehirlerin kalabalığının aslında insanları daha yalnız hissettirebildiğini söyleyen psikolog Beyhan Budak, "Seçeneklerin artması insanın istediği şeye ulaşmasını engelleyebiliyor. Bunlar hayatın paradoksları. Yeni insanlarla tanışmak için yeni ortamlara girmek lazım, bunun için de yeni etkinlikler lazım. Büyük etkinliklerden küçük atölyelere kadar insanların birbirlerini tanıyabileceği her türlü organizasyon ki; Kocaeli bunu fazlasıyla yapıyor, en çok etkinlik yapan belediyelerden biri diyebilirim. İnsan yaşadıklarını başkasıyla paylaşamadığı zaman bunu sadece kendisinin yaşadığını zannediyor, oysa başkalarıyla paylaştığında onların da aynı şeyleri yaşadığını görüyor. Bir belediyenin özellikle gençler noktasında temas ortamı sağlarsa onların yalnızlıklarını bir reçete oluşturmuş oluyor. Bir kitapla tanıştığınızda o dostluk sizin kendinizi yalnız hissetmenizi engelliyor. Birçok etkinliğe ve kitap fuarına katılıyorum, gençlere yapılan yatırımla onların entelektüelliğine yapılan yatırımlarla küçücük tohumlar çınarları oluşturacak" şeklinde konuştu.
"Kendimizin kör noktalarını fark etmemiz lazım"
Modern insanın en büyük kayıp hazinelerinden birisinin mutluluk olduğunu ifade eden Budak, "İnsan kendisini çok iyi tanıdığını zannediyor ama maalesef yanlış tanıyor. Mutlu olup olmadığını da. Mutluluğumuzun birçok bileşeni var. Kendimizin kör noktalarını fark etmemiz lazım" ifadelerini kullandı.
"Neyi neden yaptığını keşfetmediğimiz durumda bir boşluğa düşmüş oluruz"
"Bir şehrin güzel olmasını sağlayan en önemli şey yaşadığın güzel hatıralardır" diyen Budak, "Bir mekanda ne kadar yaşanmışlık varsa o şehir bizim ruh sağlığımızı daha iyi hale getiriyor. İnsanın mekanla ilişkisi onun ruh sağlığıyla ilişkilidir. Bunu deprem yaşanmış şehirlerde görüyoruz. İşte mekanda yaşananlar bizlerin de ruh halini etkiliyor. Kendimize ‘Bir amacın var mı, karnını doyurmaktan başka? Çevrenizdeki insanlara yararına bir amacınız var mı? Ben neyi neden yapıyorum?’ sorularını sormalı. Kendin için mi başkaları için mi, neyi neden yaptığını keşfetmediğimiz durumda bir boşluğa düşmüş oluruz. Bir diğer soru ihtiyaçlarını karşılıyor musun? Değer görmeye, sevilmeye. Sen diğerlerinin ihtiyacını karşılarken kendini unutmamalısın. Kendini geliştiriyor musun? Bu mevzunun yaşla, zamanla ilgisi yok. Eğer kendimizi geliştirmezsek dedikodu bataklığına batmış oluruz. Hiçbir şeye yaramıyormuş gibi olursun. Kızdığın zaman, üzüldüğün zaman, kendini anlatabiliyor musun? Son sorumuz ise seni sevenleri fark ediyor musun? Devamlı kendimi sevdirmek zorunda olduğum kişiler ekseninde olmak sizi sevenlerden de uzaklaştırır" dedi.